BİR ROMAN… ”ANTİKACI”

Herkese Merhaba,

Umarım iyi şeyler oluyordu hayatınızda yada matematiği çözmüşsünüzdür problemlerinizin için.. 😊

Yine okuduğum güzel bir kitabı sizlerle paylaşmak için oturdum bilgisayarın başına. Bahadır Yenişehirlioğlu’nun Antikacı romanı. 2019 Kasım Timaş Yayınlarında çıkan 247 sayfalık, akışına kapılıp olayları kendiniz yaşıyormuşçasına sizi diri tutan ve düşündüren bir eser olmuş.

O zaman şöyle diyelim;

‘’Ne zaman kendini sıkışmış hissetse, ki bu durum karısının ölümünden sonra daha sık tekrarlanır olmuştu, bir daha hiç geri dönmeyecekmiş gibi uzun yürüyüşlere çıkardı. Yürüyüp gitmek; her şeyi geride bırakarak, ölümle ve hiçlikle hesaplaşarak, kendisine sahip olmuş bütün alışkanlıklarından… Bu uzun yürüyüşlerde hayatı üzerine düşünmeyi, her şeyi yeni baştan kurmayı, sorgulamayı severdi. Ama mutlaka dönerdi. Sanki ucu evine bağlı bir makaranın müsaade ettiği bir mesafe vardı da bunu sonuna kadar kullanır, ip sona geldiğini ona hatırlatınca mutlaka geri dönerdi. İşte film aslında burada kopuyordu. Bu geriye sarışlarda. Sarma sebeplerinde ne kötü ki kendinde değil başkalarında kusur buluyordu. Belki de bu kısa gidişler, hep yapmayı arzu ettiği ama bir türlü beceremediği köklü gidişin anısına çizilen eskizler gibiydi….’’

Gidemeyen ama kalamayan, babasından kalan antikacılık mesleğini devam ettiren Cemil Bey’in kendi arayışının, kendiyle hesaplaşmasının öyküsünü okuyorsunuz. Üstelik babasından ona yadigar kalan sadece antika dükkanı da değil!

Cemil Bey hırslarıyla, öfkesiyle, pişmanlıklarıyla, aşkıyla ve nesliyle olan bir yolculuğa çıkıyor bir adım ileri atmadan. Ne çok çekecek ve çektirecek mıh gibi sabitlediği adımlarıyla. Bu adamın aklından geçenlerini dile dökmemesine sinirleneceksiniz belki de benim gibi. Cemil Bey’in hikayesinin arasında oğlu Tuğrul’un yazdığı bir senaryoyu, bir Osmanlı padişahı olan Genç Osman’ın tahta çıkışını ve hazin sonunu da okuyacaksınız sayfalarda. Bahadır Yenişehirlioğlu bir oyuncu olma tecrübesiyle de romanda sadece bir hikaye kurmamış birde senaryo okutarak bir film de çekiyor hayal dünyamızda kare kare. Tarih seviyorsanız bu satırları da çok seveceksiniz eminim.

Gidemediğimiz yolları, atılmaya cesaret edemediğimiz maceraları hatırlatıyor bize? Hep fırsat verilmemişlikten yakındığımız hani fırsat yaratmayı hiç akıl etmeden!! Ama kaçırdığımızı düşündüğümüz her durumun aslında hiç kaçırmadığımızı da öğütlüyor. Kaçırmak diye bir şey yok yani. Olması gereken oluyor ve öğrenilmesi gerekenler bize her zaman istediğimiz şekilde değil, anlayabileceğimiz şekilde öğretiliyor. Sadece biz sonradan farkına varıyoruz yada hiç anlamadan uğurlanıyoruz hayattan. Varlıktan insana dönüşmeye niyetli olanlara çocukluktan başlayan bir ders başlıyor?

Ve bu seferde son sözü ANTİKACI romanından bir alıntıyla verelim,

‘’ … Demiyor muydu Arabi; ‘Tövbe insanı geçmişte bırakmayan bir pişmanlık ile geleceğe duayla yaklaşmanın gerektirdiği iltica duygusu arasında şimdiki zamanı değerlendirmektir.’ diye.’’

İnsan olmanın erdemine varabilmek dileğiyle..

Hep görüşmek üzere… Şimdilik Hoşça’Kalın…

Reklam

One Comment Kendi yorumunu ekle

  1. fatmanurcolak dedi ki:

    Bu romanı okumanızı öneririm, ama sindire sindire. Hoşunuza gidecek etkileyici ve sürükleyici bir üslup ile yazılmış…

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s