
Herkese Merhaba,
‘’Bitkin, yılgın, yeis ve umutsuzluk deryasında boğulmak üzere olduğum bir gün, ömrümün en mühim hadisesini yaşadım. Şehirlerinde ihtiyarladığını, şehirlerinde fani olduğunu gaflete dalıp unutmuşum nicedir. İşte bu acı gerçeği hatırladığım an olarak hafızama nakşoldu bu hadise. Öyle tesirlli bir teselli yolladı ki Yaratıcım, hala tesirindeyim. Üzüntüm tümden gitti desem doğru söylememiş olurum. Ama içerim yandıkça, yeis ve kederimden tüten o kesif karanlık kayboldu; can yakıcı kederden neşeli bir hüzün devşirdim.
Her şehir kendine zulmedene de şahitlik eder, kendine iyilik edene de. …’’
Diyordu Mustafa Ulusoy, Hayat Apartmanı adlı son romanında. Bende beni en çok etkileyen hikayenin bu kısmıyla başladım son sayfasını çevirdiğim kitabın bende bıraktığı etkiyi sizinle paylaşmak için. Ve ayrıca 325 sayfa, baskı hatası ile karşılaşmadığım, dili bazen şiirsellik kattığını düşündüğümden eski Türkçeye kaçsa da anlamayı zorlaştıracak boyutta olmayan bir roman.
Öncellikle ben yazarın kitaplarıyla bundan 12 yıl önce tanıştım. Ama ne tanışma.. Günlerden 9 Mart 2009 anneciğimi toprağa verdiğimizin 8.günü. Bilen bilir o zamanlarda boş boş bakarsınız etrafa. Dünya durmamış ama siz onunla devam etmiyorsunuz sanki. Gidenin arkasından bir saygı duruş gibi kıpırdamadan kocaman bir boşlukta beklersiniz farkında olmadan tutuğunuz nefesinizi sizi boğmadan sakince verip devam etmek için. Ayrılacağınız zamanı tam bilemediğinden vedalaşmaya vakit bulunamamış, söylenmek istenen binlerce sözcük, duymak istenen binlerce sözün ardından bakakalan iki çift göz ve külçe gibi ağır bir kalple, Adapazarı’nda 1999 depreminde yıkılan iş hanının yerine yapılan Pasaj 2000 kitapçılar çarşısında kitaplara bakıyordum. Tezgahta içimi okumuş gibi, bana yazılmış bir mektup gibi duruyordu yazarın Giderken Bana Bir Şeyler Söyle kitabı. Bana öyle bir kapı açtı, acımı öyle bir hale yola koydu ki o satırlar, her şeyden önce bunun için bile çok teşekkür ederim.
Neyse benim hayatımda mihenk taşı olan bu anektodu da sizinle paylaştıktan sonra gelelim Hayat Apartmanın da yaşayan, yani aslında ölen emekli matematik öğretmeni Mualla Hanım’ın o son yarım saatine. Evet, yazar 325 sayfa bu yarım saati anlatıyor. Neler olmuyor ki o yarım saatte… Kilis’den İzmir’e Halep’den Newyork’a Londra’ya ve 20.58 deki İstanbul’dan 21.33 deki İstanbul’a kadar kocaman bir ömür örüntüsü işte anca yarım saat! Bazen kendimi Mualla Hanım’ın yerine koydum bazen kızı Nermin’in , bir Halepli Muhammed oldum bir Halep’in şahitlik ettiği acıları gördüm bir bu duvarların dili olsa da konuşsa denen Hayat Apartmanı oldum. Hatta gıyabında Cemile’yle bile tanıştım.(Okuyunca anlarsınız😌)
Sözün özü, çeşit çeşit birbirine değmiş hayatları okuyoruz bir de ömrümüz boyunca didindiğimiz şeylerin gerçek ederini anlıyoruz.
Şahane bir akıcılıkla, yazarın psikiyatrist olması sebebiyle de biz adem oğlu havva kızlarının içini iyi okuyabildiğinden bazen güldüren, yalan yok bazen ürperten bir bakış açısıyla bir yolculuğa çıkartıyor bu kitap sizi. Macerayı suratınıza bir tokat gibi çarparken gönlünüzü almadan da bırakmıyor merak etmeyin. Size göz ardı edebileceğiniz ama asla kaçamayacağınız bir gerçeği yani ölüm anını anlatıyor.
Kesinlikle bu kitapla birlikte bu yolculuğa çıkın derim.
Virüslerle, kuraklıkla, uzaylılarla, savaşlarla, yapay zekayla, aşıyla, cinayetlerle, yanlızlıkla, işsizlikle, belirsizlikle maskelenip evlerimize tıkıldığımız , geleceğimizi bizim korkularımızdan inşaa edenlere olan kızgınlıklarımız için inanın bana çok başka pencereden bakarken ferahlayacak endişe ve korku dolu kalbiniz ve aklınız.
Ve madem yazı aslında Hayat Apartmanı ile ilgili o zaman son sözü kendisine verelim :
‘’Yapma, etme. Mesela üzerindeki sema… Semadaki milyonlarca yıldız… Bulutlar… Üzerindeki ağaçlar… Üzerindeki toprak… Ay ve güneş… Esen rüzgar… Hatta ve hatta sıcak ve soğuk… Yağan yağmur… Yer altındaki kaynak sular… Bereketli toprakların…
Üzerindeki semaya bak!… 👆
Ne görüyorsun?
Her zamanki gördüklerimi…. ‘’
Kendi kuruğunu yiyen yılan gibi olmasın da ömrümüz, hoş bir seda bıraksın varlığımız bu gökkubbede..
Hep görüşmek üzere… Şimdilik Hoşça’Kalın…
Baş sağlığı temenni ederim.
Ne güzel anlatmışsınız…
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim🌟
BeğenBeğen